top of page
huri çalışkan

BLOG YAZILARI

 ,, BİR ADAM GÖRDÜM ISSIZ BİR YOLDA SOKAK LAMBASINI AYDINLATIYORDU ''

 

HURİ ÇALIŞKAN

HAYAT'ın İÇİNDEN MEKTUP

 

Hayat aslında bir yumak ip gibidir, kimimizin kısa kimimizin uzun veya bazılarımızın ise siyah, beyaz renkleri olabilir. Fakat asıl olan bu iplikten bizlerin neler üreteceği değil midir.?  Bunda etken olan bizlerin zamanı, tecrübesi, aileden ve çevreden aldığı eğitimin etkisi bulunmaktadır. Bazen severek başladığımız bir şeklinden vaz geçtiğimiz veya bir kenara bıraktığımız olur. Bazen de bitirmek için çokça çabaladıklarımız olabilir.
 

Halbuki ,,çaba gayrete aşıktır, ne aşksız olur ne gayretsiz.'' Nasıl yürüdüğümüzdür yolumuzun ışığı, her insan kalbinin renginde atar adımlarını. 

 

Görmeden bakarak geçen öylesine çok ki, bir yolcu treninde hızlı geçen görüntüler gibi hafızalarına yer etmiyor ve birçok şeyden zevk almıyor. Doğa Ana'nın mektubu her zaman olmuştur görmesini bilip okuyabilenlere.

 

Unutmamak gerekir ki;

Bir kıvılcım benzine bulanmış yüreği tutuşturur,

bir yudum sudur boğan, bir yudum sudur yine can veren.

 

Neyi seçersen O'nu yaratırsın.

 

Kolaylığı ve güzelliği seçmek dileğiyle.

 

,, ___ASLA VAZGEÇME____/ ''

 

Huri ÇALIŞKAN

Bazı zamanlar perdeleri kapatıp iç dünyanın ışığına bakarak, burada ki dinginliğe ve huzura ulaşıp aydınlanmak gerekir. 

Dünyanızı aydınlatmak yerine sürekli perdelerinizi kapatıp ışık almanızı engelleyen o insanları ise pencerenin ardına bırakmak gereklidir.

Ki; iç dünyanızın ışık almasına engel olmasınlar.

,,Terziler insanlara ikinci deriyi giydirirler''

Nasıl anlatılır ki; Dışarıda hava buz gibiymiş de, üzerine bu da yetmez gibi ıslanmışsındır ama avuçlarında buram buram kokan tarçın kokusuyla soba karşısında gülüşleriyle birlikte salep'i yudumlarken, içini ısıtanım der gibi güldüren bir tanımdır kendileri.... 

Sen gönlümün taşıdığısın, omzumun değil, yürekte taşınan sırta ağır gelir mi.?

Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan martıların, 

Sonsuz huzuru anlatan denizin maviliğinde gördükleri, 

Tohumun toprağı yararak çıkması, çiçeklerin açması, 

Dağlardan akan suların şelaleden akması kadar eşsiz hayat. 

Gülümsedikçe ve umut ettikçe yaşamaya değer...

Senden sonra mı?

Bazı şeyler aynı, gün doğumu, gecenin batışı gibi,

Hayran olunası gökyüzü hâlâ güzelliğini koruyanlar arasında.

Hani sen ikameti alıp gitmeseymişsin toprağın altına, kahkahaları mı sıkıştırmazdım dudaklarımın arasına,

meselâ rüzgârda uçuşan etekler gibi.

Sen burada olsaydın yine özler, yine düğüm olurdu sesim, 

Zamanla geçer denilen, ama alışılması gereken özlemler de.

Aslında hatırlarsan sana olan özlemimin kanıtı gibi bu hep olan şeydi, ama aradığında geçebilen.

ne zaman.!

ne söz.!

hiç bir şey geçmiyor.

ama ne mi oluyor?

Kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlar misâli yan etkilerini daha detaylı öğreniyor, bir de saklamayı öğretiyor zaman.

,, ben seni özlüyorum, boğazımın yutkunacağı yerlerinde."

bir beyazımsı kalp geçti bu diyardan,  ama siz O'nu Ali olarak tanırsınız. 

Dostları da şöyle diyormuş: Ali hadi gidiyoruz dediğinde biz nereye diye sormazdık, O bir ekmeği böler bize verirdi, ben yemesem de olur derdi 

Ben de bu Adam'ın ablası...

Sen dâhil kimseye kızgınlığım yok, sadece  gittikten sonra kapıyı tıklayıp durma, çünkü bıraktığın  adreste oturan yok.

Sen dâhil kimseye kırgınlığım yok, sadece küllere dönüştürdüğün araziye geri dönme.

,Ben bu acı ile nasıl yaşıyorum bilmiyorum.''

"Göl, sigara, biraz türkü ve efkâr bir bardak çayın deminde, kahvenin hatırında, tütünün dumanında, balığın solungaçlarında, kuşun kanadında, göğün mavisinde, kuru ekmekte yeşilliğin merkezinde, bir delikanlının yüreğinde ve  kızın hayalinde aşk.''

Hiç bir sebebi yok, tarzım ile şansım uyuşmuyor...

,,Ama yüreğimde çıtırdayan sesler var.

Ve...

Sana gülümsüyorlar.''

" Kalbimin saçlarını kestim acıdıkları için, kökleri yine seni hatırlatıyordu.! ''

Kalbimi acıktıran duygularla senin sayende tanıştım...

Bir çok şehir yaşayan ölülerle dolu.''

" Ve öyle işte… 

Akrep ile yelkovanın nazar eylediği, 

Serçelerin güllere erişemediği, 

Boynundan mektuplar taşıyan meltem rüzgârlarının esmediği, 

Karanlık bir günün şafağında, 

Gidiyorum… ''

Dışımız içimizi saklayan bir kabuk...

Onsuzdum ve bir avuç sakinleştirici yutan hasta gibi kendimden geçiyordum''

" Boşa yazılan her harf silgiyle tanışır. "

Fakat boşa yaşanmış bir ilişki yoktur. Her insanın bir görevi vardır gelen ders verir, dersi alanın ise giderken sınavıdır.! 

Hayatın içinde bazı ilkler son olarak yaşanır ama bazı sonlar ilklerin verdiği hisler kadar acıtmaz...

,,Seni sen yapan özelliğin imzası yaptığın eylemlerde gizli.''

Bazı insanlar konuşur bazıları uygulamaya geçer bazıları da seyircidir. 

Hiç bir şeyden pişman değilim

İstemesem olmazdı...

Güçlü olduğunuzda kuzuları  nasıl yiyeceğinize odaklanmayın.

Zaten bu başarı değil zayıflıktır.!

Onları nasıl güçlü yapabileceğiniz ile meşgul olun ki doğru yerde olduğunuz belli olsun.

Kalem kullanmadan imzasını yeryüzüne bırakan çok gölge vardır,

Onlara ise ,, KAHRAMAN "  diyorlar.

 

with love

,,Sevdiğine, ihtiyaç duyduğuna ve sana en çok ihtiyacı olana dikkat et.''

diyeceğim o ki;  Yaradan hepimizi çok sevsin.!

Her şey yoluna giriyor biraz yavaşla, biraz dur, biraz sakinleş, biraz bekle.!

Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan martıların,

Sonsuz huzuru anlatan denizin maviliğinde gördükleri,

Tohumun toprağı yararak çıkması,

Çiçeklerin açması kadar,

dağlardan akan suların şelalelerden akması kadar eşsiz hayat..

Gülümsedikçe ve umut ettikçe yaşamaya değer...

Eski çağdan itibaren iletişim unsurları önem arz ediyor.

Anne rahminde başlayan iletişim zamanla kendi boyutuna kendi karakterine bürünüyor.

İletişim; 

En yalın haliyle kişilerin birbirini tanıyabilmesi ve anlayabilmesidir.

Hayatta kalabilmek, kendini ifade edebilmesi için her bireyin vazgeçilmez aracıdır.

Çocuklarda ana rahminde başlayan iletişim dünyaya geldiği andan itibaren birçok kapının kilidini açmada rol oynamaya başlar.

Çocuklar iletişim aracını beden dili ve ses tonuna ekleyen akıllı bireylerdir.

Böylelikle ihtiyaç halinde bu araçları karşıt olarak kullanırlar..

,,hayır'' kelimesinin üslubu bana hep set gibi gelmiştir...

sebepleriyle ,,Hayır’ı''  kullanmak gerekir. Her şeye ,,hayır'' güvensizliği , her şeye ,,evet'' ise hazırcılığı öğretir.

.......... samimiyet, doğru yaklaşım, dinlemek ama dinlerken asıl olan ,,duymak'' ,,duyabilmek''.........

........... onun yerine yürümek değil yürümeyi öğretmek........

........... onun yerine karar vermek değil alacağı kararları öğretmek........  önem arz etmektedir.

Sevgilerimle

......................    Önce Çocuk     ...................

Bu çağda, orkideli şehirlerde Gecenin siyah battaniyesi Çocukların üzerlerini örtemiyorsa

insanlık uyurgezer demektir...!

Yoksula yardım etmek maneviyatımıza iyi gelen bir his, Âmâ önemli olan yoksulluğu yok etmektir...

Neyi serbest bırakmayı seçersen kendini özgür ve güvende hissedersin. 

Her insan kendi kuyusunun suyundan içer,

Âdemoğlunun kuyusu kalbidir.

Her suyun lezzeti kalbine birikenden belli olur.

Kutsal kitap herkes tarafından anlaşılabilir.

.......

 

Müslümanın  iletişim yeri kalbi, ibadethanesi camidir... 

Yaradan bazen yapılan bir iyilik dahi olsa öbür tarafa bırakmadan mükafatını bu dünya da veriyor..

 Adına da < EVLAT > diyorsun...

Nasıl muazzam nasıl da güzel bir hediyedir... 

Çıkmaz sokakla karşılaştığınızda  pes etmeyin.

İhtiyacınız olana bakın,

Tırmanmanız mı gerekir? 

Yoksa etrafını dolaşmanız mı? Ona karar verin..

Yokuşlarınızda bulunan engellerinizi görürseniz size 

Doğru cevabı  iç sesiniz verecektir.

O'nu duymayı öğrenin... 

Fırtına var yürüme dediler

Güneş yerine rüzgara aşık olduğumu bilemediler... 

Rüzgâr kokunu getirdi nasıl nasıl çıldırasıya

O ki kâinatın en hakikatidir 

Sen fark etmediğimi zannediyordun,

Ben ciğerim yana yana görmezden geliyordum. 

İnsan çekip almasını da bilmeli kendini, Kalınmayacak her yerden...  

Yağmur yağdığında yok olacak şeyler için güvendiğin dağlara kar yağdı diye çadır kurmaktan vazgeçme... 

Biliyordum dünyayı sadece ziyaret eden ruhtan ibaretti, âmâ ruhunu bedenine öyle güzel giymişti ki âdeta tutuldum... 

Rüzgâr kokunu getirdi nasıl nasıl çıldırasıya

O ki kâinatın en hakikatidir.

Gözlerin o kadar derin ki, her baktığımda yeni seferlere çıkıyorum.!

Çocukların PENCERESİNE

İnsanlarda zihniyet büyük ölçütte büyüdüğü ortamda oluşmakta.

Bazı aileler Çocuklara ödül vermek ya da Çocukları cesaretlendirdiklerini zannederek yaklaşımlarında   ,, çok güzel''  ,,zeki'' ve ,, çok yetenekli'' olduklarını ifade ederler..

 

Bu şekilde ki yaklaşımlarıyla Çocuklarını sürekli överek güven verdiklerini zannediyorlar..

 

Aslında övgüler başarının vazgeçilmez bir ödülüdür, yapıyorsun ve ben bunu görüyorumdur mesajıdır  bir nevi..

 

Lakin övgülerin gerçek olmadığı sadece cesaretlendirmek için yapıldığı durumlarda,

 

Daha iyi olmak için çaba içine girmeyecektir. Çünkü  zaten bir donanıma sahip olduğunu ve bu durumun kendisine yeterli geldiğini düşünecektir..

 

Zaten her türlü imkân ve donanıma sahip olduğunu düşünen insanlarda başarısızlık o zamanda başlar. Oluşmuş zihniyeti yıkmak hiç bilmeyeni öğretmekten daha zor olandır..

 

,,tecrübelerimin stajyeriyim'' derim her zaman.

 

,, izin vermek gerekiyor ki Çocuklar maçlarını türbinden seyirci olarak değil  sahada  oyuncu olarak oynasınlar ''

 

Bu bir yarış değil, yarışlar yorucudur. Ve her bir yarışın  sonu vardır.

 

Yaşamak ve zevk almak içinse sebepler..

 

Ebeveyn olarak takdir etmek onların çabalarını görmek ve bunlara değer vermek onlara en büyük iyiliktir...

 

Ünlü düşünürün dediği gibi ,,dilimizde AFERİNDEN daha tehlikeli bir kelime bulamazsın.''

 

........  bağımlı olmayan bağlı Çocuklar yetiştirebilmeye niyetle ...... sevgiler.....

 

............. Önce Çocuk   .......

Güven’in Kokusu​

 

Güven güzel bir kokudur, bulduğunda oradan ayrılmak istemezsin

Hatta öyle güzeldir ki;

Cümle burada bitti, tamamlandım dersin 

Bir bakmışsın virgül gelmiş cümleyi devam ettirmiş.

Nasıl da muazzam..!

Güvenmediğimizde peki..?

Mecbur mu oluyoruz kalmaya..?

Rahatsızlık duyduğumuz yerde kokuya da aşina oluyoruz bir müddet sonra

Rahatsız olanlar özgür

Cesaret bulamayanlar zorunlu...

Lâkin

Çürüyen bir şeyi yer miyiz..?

Peki neden..? Bu zavallı kokuya katlanmak zorunda kalıyor insan..!

Unutma toprakta her şey biter.. 

Mühim olan tercihlerimiz.....

Ölenlerin bazılarına yetmiyor ağlamak, yas tutmak. Gergefinden aşağı inmeyen  demli tarafından zifiri karanlığa dönüşüyor özlemin yokluğu.

Boğazında biriken bu acının gitmesi için yutkunursun ama nöbet tutan bekçiden  geçemez. 

Ölenlerin bazılarına yetmiyor ağlamak, yas tutmak.

Memleket gibiyim hem yıkılmış hem ayakta birçok umutla.

Müzik, sözler ve dans üçlüsü bir ara geldiğinde sözler dans 'tan doğururcasına insana tutku hissettiriyor. 

,,işte bu bütünlük ''

Bazen notalar elinden tutar gökyüzüne seni dansa götürür.

Bu duyguları hisseden insanların hangi yönden  baktığında gizlidir,

,, görmek ile bakmak''

,, duymak ile işitmek''  

DOĞA ANANIN MEKTUBU

Gökkuşağının yedi ana rengi vardır, bakmaktan daha ileri geçen insanlar ise ana rengin ötesini görmeye başlarlar. Onlar gördüklerinin yanı başlarına anlam katarlar. 

Doğa ananın her daim  okuyucularına mektubu vardır, yapraklarından sonbaharı, bulutlarından ilkbaharı döker. 

 

Hayatın içine bakıldığında ana problemler varmış gibi gözükmektedir. Ödülün sadece mutlulukla kalmayacağı gibi imtihanında mutsuzluk olmayacaktır. Bilinir ki gülün dikeni vardır, fakat tomurcukların güzelliği yerine dikenlere takılıp kalmak gerçek olan güzellikten uzaklaştırır. 

Yeniden doğmak sancılı olsa da sonsuz olasılıklar var, görebildiğin ve duyabildiğin de kilitler açılıyor.

 

Bu yüzden resmin tamamını görebilmek mühimdir, çünkü yönünün nereye gittiğini anlayabilirsin. Ama bu durumda ne kadar başarılı olunacağına değil mücadele ve gayreti görmek mühimdir. Kendine güvenmek adımın ilk başlangıcı ise varamamak da sonu değildir. 

Merhamet insanı birbirine bağlar.

Bugünlerde toprağa bal dökülen karıncaların doluşması gibi ortalık.

Kahramanları tanımlayan şey onların yaptıklarına ilaveten düştükten sonra ayağa nasıl kalktıklarıdır.

Bahsi geçen ADAM şimdi burada değil.

Ama diyorlar ki;

Yere düştüğünde bel boyunca ayağa kalktı, organları parçalanmış, kemikleri kırılmış olsa da

,,Beyazımsı Kalbe ''

RUHUN BEDENE YANSIMASI

İnsanlar ıstıraplarından kurtulmak isterler Elizabeth, bunu asla unutma.!

Öyle mi dersin.?

Öyle tabi ya, ruhun hissettiği acıyı beden yaşar.

O yüzden beden hissettiği bu ıstırabından bir an önce kurtulmak ister.

Nasıl yani.!

Acı her konduğu yere farklı izlerle dokunur.

Mesela.!

Kemiklerde olduğunda kemiklerinin birbirine girdiğini hissedersin, boğazında düğüm, etinde bıçak kesişi gibi olurken, bazen dayanılmaz hâl alır.

Neden bende kaldılar o zaman.?

Gerçek sevgileri acılar yok edemez Elizabeth.!

AŞK'ın YAKICI HALİ

Kükürt ve oksitleyici potasyum klor attan yan yana geldiğinde sürtünmeyle yanar. Fakat bu iki maddenin yan yana olması illa ki yanabileceği anlamına gelmez. Bunun için sürtünmeyi artırıcı çok ince cam tozu ve bu karışımı bir arada tutacak bağlayıcı nişasta veya tutkal gerekir ki kibrit alev alabilsin.

İki insanın bir araya gelmesi Aşk'a arzu hal olacak anlamında değildir. 

Aşk  öyle bir şeydir ki.!  

Aşk'a değdiğinde kükürt ile oksitleyici potasyum klorat’la birlikte karışımlar başlar işte tam o anda manevi duygular okyanusa dönüşür, bedene sığamadığını zannedersin, daimi bir suretle dalgalanmaya başlar, taşarsın.
Öyle hal almaya başlar ki;

Kibrit tutuşur, deniz, petrol dökülmüşçesine alev alır, hiç bir engel yoktur, gönül ateşlenir, infilak olmuşsundur, olacaksındır lakin bunun önemi yoktur. 

Aşk; ruha en iyi gelen besindir, en çetin sınav... 

Kalbimin en GEREĞİ / Ruh-u REVANIM

Deniz Perisi

Peri demişti ki; 

altta yalnızca karanlık sular var.!

Denizi bilenler der ki;

yıldızlar gökyüzü ile doludur ve denizin dibine vurduğunda hazineye dönüşür.!

O yüzden diplerde kalmanı gerektiren her şeyi bulabilirsin ________/

TEHLİKENİN KARANLIĞI AYDINLIĞI YOKTUR

Tehlikenin karanlığı aydınlığı yoktur. Sadece tecrübeli insanlar tehlikenin soluğunu karanlıkta daha iyi duyan insanlardır, o yüzden karanlıklara güvenerek saklanamazsın.
 

Her kim olursa olsun hayatın içinde  illâ ki korktuğu bir şey vardır. Ama onlar tehlike karşısında sakin kalabilmeyi öğrenmişlerdir.

 

Korkunun ise kendi içinde ritmi bulunmaktadır, ritimlerini gizleyebilen insanlara korkusuz gizleyemeyenlere ise korkak denilir. Her ikisi de çakalların zaferinden daha yücedir ve bu daha doğaldır. Kurtlar nasıl avlanacağını iyi bilir, çakallar ise leşi sever.  O yüzden ne olduğun, nasıl davrandığın, önemlidir.

 

Kimse sana aydınlık veremez, onları sen bulursun. Neyi seçersen onu yaşarsın.
 

Herhangi bir hedefe ulaşmak için süreklilikle pratik yapmak ona ulaşmaya kolaylık ve devamlılık sağlar. 

 

İsteyen ve seçim yapan her insan değişebilir, belki değişim için sadece daha kuvvetli antibiyotiklere ihtiyaç vardır, lâkin istenilirse mutlak hedefe ulaşmak mümkündür.

 

Oraya ulaşıldığında ise dönüşülen şeye yeniden bakmalı.!

 

,, Sevgi iyi bir şeydir ve içinde KUVVET BULUNUR.! "

 

28.04.2023

Diyaloglarda ki Enstrüman

__/mısralara ses tonu ile kelimeler eşlik eder.!

 

Diyaloglarda ki enstürmanlar;

Ses tonu, beden dili ve kelimelerden oluşurlar.

Çoğunluk olarak  önceliğimiz de görsel algılama yer aldığı için beden dili ilk sıralamayı alıyor.

İkinci olarak ses tonu ve son olarak  kelimeler yerini alıyor iletişim aracında.

Kişisel imaj, çevremizdeki insanların zihninde bizi temsil eden görüntümüzdür.

İmaj ile amaç kendimizi hiç olamayacağımız kadar iyi göstermek değil,

doğru ve gerçekçi şekilde ifade edebilmek.!

Eğer kendi içinizde sevgi saygı bittiyse,

Ses tonunuz, kelimeler, nasıl özende olursa olsun beden dili gizleyemez__/

böyle olduğunda en güzel gözüken kelime sadece ,,değersiz bir kalıptır. ''

Karşımıza çıkan yine samimiyet ve gerçeklilik oluyor.

_/beden dili kelimelerden daha güçlüdür.!

___/ kelimelerin önüne öfkeli ya da samimi olmayan bir beden dili çarparsa gideceği yer sadece yıkımdır.

_/ses tonu sinirli insanı sakinleştirir ya da durgun dereyi coşturur.

,, __/ bir kompozisyon yazmaya başlayacaksan, hayatına dair bu üçünü koru ve geliştir.’’

 

Sevgilerimle

  • mail
  • Instagram
  • Youtube
  • Instagram

HURİ ÇALIŞKAN 

RESMİ WEB  SİTESİ
iletisimhuricaliskan@gmail.com
Bu sitenin tüm hakları saklıdır. Yalnızca kaynak gösterilerek alıntılanabilir 

bottom of page