top of page

ŞİİRLER-3

,, Şiir Kitabı

Yakında tüm E- Ticaret sitelerinde ve Kitabevlerinden temin edilebilmektedir.'

BEYAZIMSI KALP SESLENİŞ 1

SEN Kİ

Kelimelerin tamamlayamadığı cümleler

Anlamını yitirmiş gözkapaklarına asılı gün

Kuru ekmeği hasrete banayım

Sen ki sakallarının gülüşlerini gizleyemediği ,, esmer tenli yaratık.’’


 

Seni daima özleyeceğim.!

BEYAZIMSI KALP SESLENİŞ 1

SEN Kİ

SESSİZ ÇIĞLIK -1

 ,, Beyazımsı Kalp ''

(Ali ÇALIŞKAN Anısına )

 

SESSİZ ÇIĞLIK -1

( Beyazımsı Kalp Ali ÇALIŞKAN Anısına )

 

Kasım aylarından bir zamandı, mutfağın penceresinden bakıyorum

Şekersiz kahvemi yudumlarken Ali geliyor aklıma, boğazım düğümleniyor

Bir şey olduğundan değil

Hani hasret tanır ya sevgiyi, ondan yani

Arıyorum Aliyi

Ablaların ablası diyor efendim yerine

Tebessüm ediyorum kendime

Diyorum seni seviyorum, bende diyor, bende seni seviyorum ablaların ablası, kapatıyoruz telefonu sağlıcakla kal aman ha dileklerimizle

Sabah saatleriydi 09:00 belki 09:30 civarı, kardeşlerimi de ekleyerek ablamın varlığına mesajlar yazıyorum, koyu renk saçlarıyla gölgesine bizi alan ablamızın, bakışlarıyla annemizi aratmayan ablamızın

Kış gününe denk gelmişti ikimizin de doğumu

Aylar’ dan şubat günlerden üçü

Ablam ayın başını ben sonunu almıştım

Âlim’in mesaj trafiğimizde meşgul olmasını istemiyordum, üç kız kardeşin sohbetleri bitmezdi neticede

Ali’nin işi de riskliydi öyle ya kafası dağılmamalıydı

Konuşulması gereken konular biter mi hiç kızlar arasında

Çoğunlukla  sohbetlerimizi Ondan ayrı tuttuğumuz ,,kardeş candır’’ grubuna yazıyorum

Zaten öyle düşünceli Çocuklarız ki birbirimizi de çok seviyoruz

 

Gün ev işleriyle geçiyor, vakit bulmuş bloğumda yazılar yazıyorum

Akşam saatleri olmuş ama hala ablamın doğum gününü kutlayan mesaj yazmamıştı Ali

İnşaat işleri kolay değildir ki zaten, zaman bulamadı demek ki.!

37 yıldır kardeşiz, Çocukluğumuzda evin içinde koşturduğumuz

Zaten Aliyle ben evi lunaparka dönüştürendik

Ne elimiz ne ayağımız durur

Biz birbirimizi çok severdik.

 

Oğlum odasında, ben Müşfik’in annesin sıkı sıkı tembihlediği aman ha kızım Çocuk yemek döker, eskir dediği, odanın içini renklendirmeye gücü olmayan zümrüt yeşili koltukta oturuyorum

Bu evde öğreniyorum ki, beton duvarların suçu yok renklendiremediği duvarları.

 

Bu şehrin sokaklarında hissettim

Soğuğun elleri acıtan jilet kesiklerini

Kendi evimde kiracıymışım gibi hissettirilişimi

Meğer zengin topraklarda da aç kalıyormuş ya insan

Gelen aramada amcakızı Zeliha adı yazıyor

Yazıya öyle odaklanmışım ki içim titriyor birden

Çocuklarla ilgili yazılarda derinlere vurmaz mıydım ki zaten

Efendim diyorum Zeliha’ya

Neredesin abla diyor, dışarda mısın evde mi?

Diyorum neden ki?

Evde misin diye soruyor ısrarla

Evdeyim de neler oluyor diyorum

Abla otur ayaktaysan diyor

Zaten oturuyorum Zeliha neler oluyor söylesene artık diyorum yerimden zıplayarak

Abla diyor korkma ama Ali inşaattan düşmüş iyiymiş diyor

Nerden düşmüş diyorum

İş yerinden düşmüş 4.kattan

Ve…

Hayatımda ilk defa

Telefonu fırlatıyorum karşı ki duvara

Oğlum koşarak geliyor yan odadan

Anne.! Anne.! Diye bağırıyor, elimi tutuyor, kollarımı çekiştirerek

Oturuyorum, kalkıyorum, etrafımda dönerek

Yine oturuyorum, yine kalkıyorum evladını kaybeden anne gibiyim sağıma soluma bakınıyorum

Aradığımı bulamıyorum, ne arıyorum ki zaten.!

Oğlum anne.! Anne.! Diyor daha baskın, kollarımı çekiştirerek

İçime tanıdık acı geliyor, boğazımı boğan, gergefimi dolan

Bu Ali’nin acısıydı

Ali. Alim öldün mü Alim

Şehir dışında değildi Allah’tan Müşfik

Gidiyorum ben diyorum Ali düşmüş

Ankara’ dan İzmit’e yolun uzunluğu gözümde büyüdükçe büyüyor

İçimin acısını hafifletmeye çalışan Müşfikin elini ittiriyorum

Müşfik elimi tutmaya çalıştıkça içime ihaneti batıyor

Sakın diyorum, sakın bana yaklaşma, bu olay ayrılma kararımı etkilemeyecek

Hep acılı zamanlarımda kafam yalnız kalıyor, ya duvarda ya pencere camında

Hastanenin numarasını buluyorum Doktordan haber alıyorum

Hayati tehlikesi var Hemşire Hanım diyor

Kırıkları var, iç kanaması başlamış diyor

Güldüğünde yüzünün hali geliyor aklıma, kokusuyla, sarılışlarımız

Ama siliniyor hepsi gözümün önünden bir çırpıda

Ali diyorum Alim dayan.!

Varıyorum hastanenin koridorlarını yara yara istikametimi acile çevirerek

Ablam geldi bacım geldi diyor

Kardeşim abla.! Abla.!  abim düştü diyor arkamdan yetişmeye çalışarak

Sedyede görüyorum Âlimi

Yüzü balon gibi şişmiş, kan revan içinde yatıyor kımıldamadan

Alim diyorum geldim ben.!

Elini tutuyorum kanlar içinde ki elini, göz kapaklarıyla onaylıyor

Beni anladığını

Oh Âlim diyorum şükür harika gözüküyorsun

Geçecek yavrum diyorum

Dizlerimin çözülen bağında

Taş oturuyor yine boğazıma, ittirmeye çalışıyorum gözyaşımın suladığı kursağımla

Çocuğunu kaybeden anne gibiyim, etimi canlı canlı kesiyorlar

Kan olmayan yerlerini bulmaya çalışıyorum, sarılıyorum bedenimi değdirmeden

Ağladığımı görmesin istiyorum

Ali diyorum.! Ali.!

Ali’ ye bakarken içim mayın acısı, ejderha yanığı, akrep acısı

Ali’yi yoğun bakıma alıyorlar...

 

08.04.2023

 Huri ÇALIŞKAN

SESSİZ ÇIĞLIK -3

 ,, Beyazımsı Kalp ''

(Ali ÇALIŞKAN Anısına )

 

SESSİZ ÇIĞLIK -3

( Beyazımsı Kalp Ali ÇALIŞKAN Anısına )

 

veda etmeden önce bedeni sinyaller vermiş ama yapılan uzunca müdahaleye rağmen yanıt alamamışlar. önce doktor odasına sonra esmer bir adamın sarı renge dönüşmüş bedeninin yanına alınmıştım.

 

Yoğun bakım staf Doktoru, gel abla dedi önce, sonra başladı anlatmaya.

kardeşini hiç yalnız bırakmayan birine bunu nasıl söyleyeceğimi inan bilmiyorum, bu haberi sana verdiğim için çok üzgünüm, kardeşini çok sevdiğini biliyorum, inanmanı isterim çok uğraştık ama olmadı Aliyi kaybettik abla.

nasıl yani dedim hiç mi, hiç mi yaşamayacak?

 

tamam ben iyiyim sen yanına git, belki yaşıyordur, ne olur hocam, ne olur ben iyiyim gerçekten sen git Aliye bak demişsemde,

omuzumdan tuttu ve abla, Aliyi kaybettik dedi.

insanlar genelde unuturlar sağlıkçıların da kalbi olduğunu. gözyaşlarını tutamıyordu ve her kelimesinin ardından yutkunma gereği duyuyordu Doktor Bey.

aklımı toplayıp odasına yöneldim, bedenine yaklaşmadan, tavana doğru bakarak el salladım güle güle Alim diyerek, olurya ruhu hala buralardaysa diye.

 

sonra bedenine yaklaştım, dudak kenarlarını, burnundan sızan kanın kenarlarını, gözlerini öptüm ve ayaklarını. her iki ayağına sırayla başımı koydum ve parmaklarını öptüm teker teker, bir inşaat işçisi olarak ayakları tertemiz ve sarıya dönmüştü.

 

başımı omzuna koyduğumda hala acır diye endişe ediyorum, sağlık çalışan arkadaşlar normal olarak ara sıra nasıl olduğumu kontrol etmek için bana bakıyor, durum değerlendirmesi yapıyorlardı. genelde öyle olur zaten, insanlar dayanamadıklarında bağırır veya bayılırlar, ablamlar öyle yapmıştı. benimse içimde kurt, aslandan daha çok kükreme sesi vardı , bu ses dışarı çıkmıyordu ama içime aktıkça sağır ediyordu ve kalbim yanardağ gibi patlıyordu. parçalanıyordu organlarım, yalnızdım ve Ali bana bir şey yapamıyordu, ablaların ablası diyerek sarılmıyor, acımın hafiflemesini yardımcı olmuyordu.

 

,, o yüzden mutlak ki bazı kavuşmalar sarılma ile  bitmeli''

 

yeşil yol filminde John Coffey' in ağzını kocaman açarak içindeki zehri dışarı attığı sahnede olduğu gibi kız kardeşimle bahçeye çıkarıldığımızda avazımız çıktığı kadar bağır mıştık, ablam ise bayılmıştı..

 

hastanede kaldığım gün boyunca bahçede olan o iri  köpek beni görmüş yanıma gelmiş bacaklarıma ilişmişti, ruhunun bana sarıldığını biliyordum. Ali'nin ruhunu orada kimse görmedi, bende öyle, ama O'nun Ali olduğunu biliyordum.


 

Yoğun bakımdan çıkma olasılığının zayıf olduğunu her fırsatta duyuyorduk, çıksa dahi hayatı boyunca yatağa bağımlı olarak kalacaktı. Bu olayı üç farklı yönden değerlendiriyordum.

 

1. olarak sağlıkçı tarafımla baktığımda, evet yaşaması imkansız gibi gözüküyordu, ama 2014 yılında da bu adam bir hafta süren ağır yoğun bakım sürecinden çıkmıştı, o zamanda hemşire hanım boşuna beklemeyin eve gidip cenaze hazırlıklarınızı yapın diyorlardı ve ben bir an olsun eve gitmemiş yoğun bakım kapısının girişinde gelen gidenleri rahatsız etmeyecek şekilde dilenciyi andırır duruşla beklemiştim ve içerden Alinin börek istediği haberiyle elim ayağım dolanmış havaya sıçramıştım. yine yoğun bakımdan çıkması mümkün olabilirdi, bizler tahmin edebilir ya da sonuçlara göre konuşabilirdik ama her şeyi Yaradan bilirdi. ,, O, ol der ve olur du''

 

2. olarak insani olarak düşündüm yatağa bağımlı olsada bakabilir miydik gerçekten de, onun bu durumda ki psikolojisi nasıl olurdu, dua mı ederdi, isyan mı?

 

3.olarak abla tarafımla baktığımda şefkat, sıcacık sevgi ve sevginin çeşitli tonlarıyla karşılaştım, yokluğunun düşüncesi etimde  mayın acısına dönüşüyordu ve içimde bir yerlere olmayan tırnağım batıyordu. kesinlikle yaşamalıydı ve onu önceden olduğu gibi tekerlekli sandalyeden dışarı çıkartmalı, gökyüzünü göstermeliydim,ve yine şükür  kurbanı kesecektim.


 

ama ben başaramadım, ne mesleğim, ne sevgim onu buradan çıkarmaya yetmedi, evet başaramamış idim.  ALİ ARTIK bundan böyle HİÇ YAŞAMAYACAKTI, BEDENİNE SARILAMAYACAKTIM.!

esasında, ALİ YAŞIYOR BEN İSE ÖLMÜŞTÜM, ve kavuşmamız için ALİNİN ölmesi gerekiyordu, insanın sevdikleri ölmez ki  gömülür _____________/

 

içimizde öldürdüğümüz yaşayan ölüler doluyken, gömülmesine rağmen yaşayan sevdiklerimizle varlardı.

 

05.06.2023

 

 Huri ÇALIŞKAN

SESSİZ ÇIĞLIK -4

 ,, Beyazımsı Kalp ''

(Ali ÇALIŞKAN Anısına )

 

SESSİZ ÇIĞLIK -4

( Beyazımsı Kalp Ali ÇALIŞKAN Anısına )

 

senden sonra mı?

bazı şeyler aynı, gün doğumu, gecenin batışı gibi,

hayran olunası gökyüzü hâlâ güzelliğini koruyanlar arasında. 

 

hani sen ikâmeti alıp gitmeseymişsin toprağın altına, kahkaları mı sıkıştırmazdım dudaklarımın arasına,

meselâ rüzgarda uçuşan etekler gibi.

 

sen burada olsaydın yine özler, yine düğüm olurdu sesim, 

zamanla geçer denilen, ama alışılması gereken özlemler de.

aslında hatırlarsan sana olan özlemimin kânıtı gibi bu hep olan şeydi, ama aradığında geçebilen.

 

ne zaman.!

ne söz.!

hiç bir şey geçmiyor.

 

ama ne mi oluyor?

 

kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlar misâli yan etkilerini daha detaylı öğreniyor, bir de saklamayı öğretiyor zaman.

 

,, ben seni özlüyorum, boğazımın yutkunamağı yerlerinde."

 

bir beyazımsı kalp geçti bu diyardan,  ama siz O'nu Ali olarak tanırsınız. 

 

dostları da şöyle diyormuş: Ali hadi gidiyoruz dediğinde biz nereye diye sormazdık, O bir ekmeği böler bize verirdi, ben yemesem de olur derdi 

 

ben de bu Adam'ın ablası

 

27.12.2023

 Huri ÇALIŞKAN

TURKUAZ

Gölgeme yürüdüğün sokakların kapılarını aç

Yağmuru emen toprak gibi olsun yüreğim

Bu yağmur, bu şehir bize yetmez

Sen aklıma değdiğinde kum taneleri çoğalır yüreğimde

Kuşlar gittikleri yerlerden dönerler

Çiçekler taşların içinden filizlenir.

 

Bitmeyesi mucizem

Turkuaz gülüşlerin hırçın dalgaların arasında

Sen geldiğin zamanlar, sokağımıza maviler yağdı

Çeşit çeşit kuşlar uçtu

Gülüşün kadar gökyüzü, seni sevdiğim zamanlar.

 

Eylül / 2021

Huri ÇALIŞKAN

GEÇ-MİŞ

Sil baştan yaşama şansı verilseydi diyor şair

Sil baştan yaşama şansı verilseydi eğer.

Kusursuz heybetli adamların omurgaları eğildiğinde

Bastonları dizlerinin yanında öğütler verirler geçmişlerine bakarak

Yaşları Seksen üstü olduğunda.

Ben ise;

Sil baştan oynamak istemezdim aynı senaryoyu

Oturup izlemek istemezdim eski hataları

Düzeltmek istemezdim kaldığım derslerden

Ağaçlara yine tırmanır, üstüne ters takla atar, yağmurda koşar, sırılsıklam yine ıslanırdım

Kedi yavrusu gibi sobanın yanına yine kıvrılırdım

Sızardım uyandırılana kadar

Erkenden uyur, gün doğumuyla kalkardım tekrardan

Ablamla şakalaşırdım, annem dövmesin diye atlardım yine pencereden

Dişlerimin çürümesini umursamadan doldururdum ekmeğin içine şekeri

Koşardım mahalleye oynamaya

Bizim mahallenin oğlanlarını kovalar

Bir şey olmamış gibi yakan top oynardım yeniden

Saçlarımı uzatırdım babaannemin parmakları örgülerime değsin diye

Kollarımı açardım iki yana uçardım umarsızca, korkusuzca

Sarıkızı koklardım ahıra gittiğimde, öperdim de alnından

Hayatıma dâhil olamayan insanları bırakırdım yine korkusuzca

Beslenmiyorsa kalbim nasip etmezdim gölgemi kimsenin toprağına

Kendimle baş başa kaldığım zamanlarda hayallere devam ederdim

Zeytini gramla alabildiğimiz soframızda doymaya devam eder

Bir güzel annem uyanmadan sütlerin kaymaklarını yerdim

Yakalayamayacağımı zanneden Aliyi evin içinde kovalar

Bir güzel pataklar, öperdim yine arkasından

Yüz bin defada gelsem Fatih’e âşık olmaya devam ederdim

Darcy’i her zerresiyle kalbime alırdım

Bana anneliği nasip eden Yaradan’a ise şükrüm bitmezdi

Bilsem ki zorlukların sonunda anne diyen ses olmaya devam ediyor, aynı yolları, aynı zorluklarla, uçurumları aşarak yürümekten korkmazdım.

Pişmanlık yok da bu yolculuğun içinde ölmeseydi ya evin oğlanları.!

Avlumuzun içinde ayaklarımıza değen taze çimenlerin gelincik kokuları

Bu kokuları değiştirmek ahmaklık ve yersiz olurdu. Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değildim,

,, İSTEMESEM OLMAZDI’’

Şunu yapabilirim 45 yaşıma denk gelen aklımla, bundan sonra yürüyeceğim sokakları kendi ayaklarımla seçebilir, pişmanlık için Seksen yaşları beklemeden, koltuğa oturmuş titreyen ellerimle, gençlere akıl vermeye çalışmadan yaşayabilirim.

Yeterince yorulmuş, engelleri aşan biri olarak kalbimi pembe bırakan hayat ise ödülünü vermiştir.

 Pişmanlık olmadan eğittiğim, yetiştirdiğim, istemediğim tarafları değiştirdiğim, koruduğum hayatıma selam ederim.

Ne güzel ÇOCUKLARDINIZ SİZ YAHU.!

 

Aralık / 2022

 

Huri ÇALIŞKAN

UÇMAK İSTİYORUM


Uçmak istiyorum.!
Fakat ne uzak kentlere,
Ne de en güzel gün batımları sanılan coğrafyalara.
 
Uçmak istiyorum.!
Herhangi kuşkanadında,
Maviliklerin altında,
Yağmur damlalarını emerken kanatlarım.
 

Uçmak istiyorum.!
Yeryüzüne iyilik tohumları serpmek,
Kimsesiz Çocukların üzerlerini örtebilmek için.
 
Uçmak istiyorum.!
Ruhumun danslarını bedenimde hissetmek,
Müziklerini duyabilmek,
Denizi güzel şehrimde seni bulmak için.
 
Sen kalbime,
Öyle bir göç ediyorsun ki sevgili.!
Bu şehirde, 
Bu denizde, 
Bu gökyüzünde,
Hiç kanatların, kanatlarıma değmemiş gibi.

Uzun bir uyku anında gördüğüm,
En güzel düş müydü bizimkisi.?
 
Uçmak istiyorum.!
Bir sigara dumanının göğe süzülmesi, 
İpek yumuşaklığında tenine dokunmak gibi.
Ciğerlerime, kanatlarıma, seni doldururcasına,
Nefes almanın bahtiyarlığıyla,
Uçmak istiyorum.!

LALEZAR DÖŞELİ İSTANBUL

Ey Efendim!
Ne zaman aklıma meyletse gözlerin
İçimden bir kuş uçar
Gecenin zifiri karanlığında
Esrarı bilinmez bir gülüşünle gökkuşakları doğar

Ey kalbime ikamet eden!
Buz dağlarını eriten cemreni düşür
Baharına lalezar olmak tek çare
Rüzgarlar değerken ateş yangını dudağına

Bende hâlâ gün batımı sersemliği
Bir yerlere yürüyüş var gurbet elinde
Cemalini değdir ki aydınlığa
Yeniden kurulsun eskimiş dünya

Kırılmış yürekleri
Silik sevgileri
Körelen duyguları
Kopart, at bu dünyadan
Nasır kaplayan benliklerimizle

Ey Efendim!
Ruhun cevher ise ne bilir İstanbul
Esrarı gizli bir öyküye yazılmışsa adın

Ey kılcallarıma dolan geçit!
Aşk'ını damıt duvarlarıma
Cemren ile düşlerimi yeşertmen tek çare
Gül kokan dudaklarınla

27.04.2024

AND BLUE

Bir şarkının içinden,
Sen geçtiğin zamanlar,
Ağlamaklı oluyorum,
Sesine sarılamadığım da,
Noksan, öksüz.

Gündüzü doğurmayı unuttuysa gece,
Sen de yoksan eğer,
Dolunay alsın beni içine,
Yoksan sancılı geçer bu gece.

Saçlarına sinmiş,
Gül kokularını kurutsam,
Bahar dolar çektiğimde içime,
İnsan kalabalığı dolmadan yeryüzüne,
Soluklansam ah yüzünde.

Seni nasıl mı özledim,
Üzerimde yorgan olsa,
Hasretin üşüyor.

Now ı'm so sad,
And blue.
Here without you,
What can ı do?

06.06.2024
 

NOTASIZ ŞARKI

 

Sensizliği hiç hesaba katmadım
Hangi koku saklanmaya değer bilmiyorum
Sensizliği mıh gibi kalbime saplayan şarkıyı da
Başka ellere nasıl dokunulur
Başka ten nasıl sevilir
Galatasaray maçı nasıl izlenir yalnız başına
Senden başka hangi Ademoğlunun doğum günü
Takvim yaprağını kutsallaştırır
Hangi kürek kemiği yastık olur bir başa bilmiyorum
Sensizliğin rengini bilmediğim gibi!

Hangi insanı gördüğün de
Hatıralarımız canlanır
Hangi sözde denk gelirsin bana
Senden başka delilik üzerine master yapan
Başka kim var bilmiyorum
Kaç durak daha dalar gözlerim
Sensizliğin kimsesizliğini bilmiyorum
Sarıldı hayalin gözlerime
Savruldum yeniden
Sahi şehrine gelenler de
Meftun oldular mı?
O ihtiyar ağaca!

Yakında geri dön gözlerime
Sensiz gün nasıl aydınlık olur bilmiyorum.!

 

18.05.2024

ÇATIYA KONAN UÇURTMALAR

 

Neden ona bu kadar aşık oldunuz?
Çünkü O!
Bedenine öyle bir ten giymişti ki,
Bütün Ademoğullarından ayrışıyordu. 

Biliyor musun?
İnsan aşık olduğunda,
Ayakizleri toprakta değil gökyüzünde dolaşır.!

Uçmasını bilen uçurtmaların,
Seni tanıyan yıldızların olacak gökyüzünde.
Aşk'ın özü gözle  değil kalple görülür.
O yüzden kalp aşkı tanır, gördüğünde ona gülümser.

İnci mi olmak isterdin midye kabuğunda?
Elmas mı, sahipsiz bir ada da? 
Sen söylemedin mi?
Aşk'ın özü gözle değil kalple görülür,
Gözle göründükten sonra,
İnci imişim!
Elmas mışım!
Ne önemi var.

24.05.2024

This iS Love

 

Raif Efendi’nin dediği gibi
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı
Gene aynı şekilde fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim.

Birbirimize rast gelmemiz için
Yıllar evvel yazılmış alın yazısı
En az yedi ayrı yerde denk getirmek için
Davet mektubu hazırlamış dünya
Geceler geçmiş, yağmurlar yağmış
Depremler olmuş şehirde
Âlemin ötesinde
Uzak bir kentte gündönümleri.

Dünya metrelerce çemberden ibaretmiş
Döndü durdu, yaklaştırmak için
Onca mucize türedi haberli, habersiz
,, Got to love you ‘’ yazıldı satırlara

 

24.05.2024

BİR SABAH KADIKÖY

 

Hangi duadan geldin sen böyle,
Umutlar doğuyor gülüşlerinden,
Mavileri saçarak yeryüzüne,
Kuşlar uçuyor kıtalar arasından.

Kalp çarpıntılarıyla yalın ayak geldim bahtına,
Öksüz çığlıklarım, sustular yamacında,
Bir aydınlık denizin derinliğinde,
Hangi koydan çıktın kıyılarıma.

Nefesim serçe gibi konuyor dallarına,
Nerden geldin  rüzgârın oğlu,
Yeniden cemre düştü yapraklarıma,
Savrulup durdum kirpiklerinin telinde.

Şimdi yeniden karşı karşıyayız,
Rıhtımın kalabalığında,
Ayaküstü konuşuyoruz, 
Nefesin, soluğumu kesiyor,
Üstümüzde bütün mavi boncuklar.

Şimdi yeniden canlandı kuruyup kalan umutlar,
Sesin kulağıma sayısız şiirler fısıldar,
Adınla gelir tüm notalar,
Bütün dünya içi dâhil.

Geceleri siyah battaniyeye sarılmış mutsuzluk,
Sabahları telaşlı bir kalabalık,
Ama gölgen belirir belirmez,
Ayak seslerin, duyulur duyulmaz,
Karanlıklar ardından güneş doğuyor gülüşlerimde,
Soluğum yutkunuyor, 
Kollarının arasında,
Dünya içi hariç.
 

07.06.2024
Huri Çalışkan

  • mail
  • Instagram
  • Youtube
  • Instagram

HURİ ÇALIŞKAN 

RESMİ WEB  SİTESİ
iletisimhuricaliskan@gmail.com
Bu sitenin tüm hakları saklıdır. Yalnızca kaynak gösterilerek alıntılanabilir 

bottom of page